Loading...

Blog

Ana Sayfa / Blog

Oyuncu Olmak

Ödül aldığımızda kendimizi iyi hissederiz ve bu ihtiyacımız olan ödülü alabilmek için insanların bizden bekledikleri şekilde davranmayı sürdürürüz. Cezalandırılma ve ödül alamama korkusuyla, kendimiz olmayan farklı bir kişiliğe bürünürüz. Başkalarının bizi görmek istediği gibi biri olmaya çalışarak onların onayını almaya çalışırız. Bu kimi zaman anne-baba, kimi zaman okuldaki öğretmen, kimi zaman iş yerindeki yönetici, kimi zaman sevgili ya da eş olur.

Reddedilme korkusunun yeterince iyi olamama korkusuna dönüştüğü an boğulmaya başladığımızı hissederiz. Gözden kaçırdığımız ise; insanlar denize düştükleri için değil, çıkamadıkları için boğulurlar. Yaşamımız boyunca bir çok rolü oynarız. Hayırlı evlat, iyi öğrenci, tutkulu aşık, sadık eş, iyi baba, dürüst vatandaş vb. İşin kötüsü bu maskelerimiz “boğuluyorum, imdat” demeye engel olur çoğu zaman. Çünkü güçlü olmak en başta kendimize karşı “güçlüyüm” demektir. Ancak güçlü olmak demek yalnız olmak demek değildir, olmamalıdır.

Son dönemde kendimi kitaplara ve sinemaya adadım. Bu sırada okuduğum kitaplardan birinin üzerimde bıraktığı etki müthişti. Don Miguel Ruiz 4 Anlaşma kitabında diyorki; “ Gerçeği kabul etmek iyileşmenin başlangıcıdır ve bir süre sonra her şey iyiye doğru düzelecektir. Birisi size sevgi ve saygı ile davranmıyorsa o kişinin sizden uzaklaşması sizin için bir armağandır. Eğer sizden uzaklaşmıyorsa onunla birlikte uzun yıllar acı çekmeniz, acıya katlanmanız kaçınılmaz olur. Böyle bir kişi tarafından terk edilmek bile size bir süre acı verebilir ama bir süre sonra yüreğiniz iyileşecektir.” Yani boğulduğunuzu sandığınız anlarda aslında derin bir nefes almaya yaklaşıyor olabilirsiniz. Bizden uzaklaşmasın istediğimiz insanlar için kendimizden uzaklaşmaya başladığımız da ne olur peki? Olan şudur; haklı olmak için kendimize yalan söylemeye başlarız. Görmek istediğimizi görür ve o kişiyle ilgili hoşlanmadığımız şeyleri yadsırız. Sonrada varsayımlarda bulunuruz ki bunların başında gelen “sevgimle bu kişiyi değiştirebilirim” varsayımıdır. Fakat bu doğru değildir. Sevginiz hiç kimseyi değiştiremez. Eğer birisi değişiyorsa değişmeyi seçtiği içindir, sizin onu değiştirebilme gücünüzden değil.

4 Anlaşma kitabında Ruiz diyor ki; “Yaşam sizden neyi alıyorsa bırakın gitsin. Aktif bir teslimiyet duygusu içinde geçmişi bıraktığınızda, anda dolu dolu, canlı olmanıza izin verirsiniz. Geçmişi bırakmak demek şu andaki rüyanızdan haz alabilmeniz demektir.” Bu bilge adama yaşamın benden aldıklarına teslimiyet duygusu içinde izleyici olmak konusunda katılmıyorum. Şuanki rüyalarım yakın geçmişte hayal ettiğim gibi değilse bunun için evrenle sonuna kadar mücadele etmekten yanayım. Rüyalarımızın ve hayallerimizin tek sahibi biziz. Peki onlara sahip mi çıkıyoruz yoksa maskelerimizle oyunculuğa devam mı ediyoruz?

Comments